Uzun mesafelere gitsem kalamam, meskenimi ararım. Karanlık
insanların yüzlerine bakamam, gölgelerinden korkarım. Batıl inançlarım varla
yok arası, sayılar takıntım. Kara
kedi görsem saçımı çekerim üç kez. Yeminlerimi üçer kez ederim, üçer kez
gülerim bir de. Yine üç kez severim birini. Üç seferde öperim. Üç köprü var
hayatımda, üç lisan, üç kalem, üç kağıt…
Şehirler kurarım harabe, uzun ve solgun. Maviden değil gökyüzüm,
üç çatılı evler var üstelik, devler kol gezer, külhanbeyleri kehanetlere
yaraşır derecede ağır.
Zaman dilimim kayıp, coğrafyam hastalıklı.
Güllerim de yok aslen, serecek afilli örtülerim de.
Dünyanın kalabalığından kaçmak isteğim,
Bitmeyen şekerler, helvalar değil bu sefer, suskun insanlar
dilemek maksadım.
Eğilip kulağına fısıldamak;
Sesini duyabilmek için, seni duyabilmek için, duyabilmek için üç
kezde.
Susturmak istedim, dünyanı!
Kapatmak istedim en ıssız kapılarını. Yolda, yolca binlerce
gonca ve gül.
Karanlıklar ardında hep sular, en gizli antik şehirler kurulu
isli mavi sularında senin. Yıldım mı?
Hayır.
Kaldığın kalplerin listesini çıkar da geceleri kapı zillerine
çengel tak, madem söyleyemeyeceksin, nerdesin bileyim de bu yolda kurayım
şehirlerimi, uğrarsın belki, belki hoşuna gider de bi yonca, dört yapraklı
çıkar da koparınca, atarsın sol cebine gömleğinin. Kutsanır benim şehrim.
Uzun kaldırımlar boyunca ilerle, asla işine yaramayacak sözlerim
için affet bir de.
Üçlerim dönüyor dünya yerine, şu anda tutunduğum tek sayı
varlığın.
Diyeceğim çok sana, uzun yoldan geldin, bilirim bileklerin
yorgun, avuçların da.
Saçların sarı safran çekmecelere kaldırılmış ipek kumaşlar gibi, nasıl yek kaldın bu zamana dek?
Yokluğunda;
Senin için günlere böldüm kelimelerimi, en güzelini bulayım
diye.
Islık çaldım, perde yıkadım.
Uyandığımda ilk düşündüğüm şey sayılar değil artık, gözlerin. Kirpiklerini sayacağım bir gün ve
mutlu uyuyacağım sabaha karşı beş gibi. Yine bir kukla olup beklemeyeceğim
Geppettonun sahte ölümünü.
Yurduna yurt olamam belki, şehrine şehir; kalabalık yapmam akşam. Dinlesem sesini konuşmam,
konuşturmamda yıldızları.Yoksul çocuğun hayallerine ortak olurum köşesinde bir barakanın ya da
zencilik adına konuşma yapan batıda bir maskaranın.
Ve bunlar üçlü zamanda olacak, üç adımda aşacağız yılları ve üç
kerede yıkacağız engelleri.
Yahut üçlerimi alıp gideceğim bu şehirden zencefilli uçurtmamla.
O zaman da yollarıma tozlar serp, kelimelerimi de sakla karyola altına!
Selin Dağyar
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder